Sayfa İçindekiler
ToggleOmurgamız, sadece omurlar ve disklerden oluşmaz. Her bir omur, üstündeki ve altındaki omurla küçük eklemler aracılığıyla bağlantı kurar. Bu bağlantı noktalarına faset eklemleri denir. Sağlı sollu simetrik şekilde yerleşmiş bu küçük eklemler, omurgaya yönlendirilmiş ve kontrollü hareket kabiliyeti kazandırır.
Faset eklemleri aynı zamanda yoğun sinir ağıyla çevrilidir. Dolayısıyla bu eklemlerdeki herhangi bir sorun, ağrının önemli bir kaynağı olabilir.
Faset eklemleri de zamanla yıpranabilir, tıpkı diz veya kalça eklemi gibi. Bu yıpranma sürecine dejenerasyon denir. Faset eklem dejenerasyonu ise, bu küçük omurga eklemlerinde yapısal bozulma ve buna bağlı gelişen ağrılı tabloyu ifade eder.
Kıkırdak dokunun incelmesi, eklem kapsülünün sertleşmesi ve kemiklerde çıkıntıların (osteofit) oluşması gibi değişiklikler, hem hareketi kısıtlar hem de sinir uçlarını tahriş ederek ağrıya neden olur. En sık bel ve boyun bölgesinde görülür.
Bu durum, omurgaya binen yük arttıkça şiddetlenebilir. Özellikle uzun süre ayakta durmak, arkaya doğru eğilmek veya sert zeminlerde oturmak bu ağrıyı tetikler.
Faset eklem kaynaklı ağrı genellikle künt, derin ve yaygın karakterdedir. Yerleştiği bölgeye göre farklı şekilde hissedilir:
Bel bölgesindeyse: Belde lokalize, bazen kalçaya doğru yayılan ağrı. Sabahları tutukluk hissi. Uzun süre ayakta durmakla artan rahatsızlık.
Boyun bölgesindeyse: Ense kökünde ağırlık hissi, başın arkaya doğru hareketiyle artan ağrı, bazen kürek kemiğine doğru yayılım.
Diğer yaygın belirtiler:
Sabahları tutukluk ve sertlik hissi
Hareketsizlikle artan ama yürümeyle hafifleyebilen ağrı
Ani hareketlerde batıcı ağrı hissi
Yokuş aşağı yürürken ağrının artması
Faset ağrısı, sinir sıkışmasına bağlı ağrılardan farklıdır; genellikle bacağa veya kola yayılan uyuşma-karıncalanma olmaz.
Faset eklem dejenerasyonuna bağlı ağrı tanısı, dikkatli bir klinik değerlendirme ve uygun görüntüleme yöntemleriyle konulur. Ancak ne yazık ki çoğu zaman bu ağrılar, disk problemleri veya kas kaynaklı ağrılarla karışabildiği için tanı gecikebilir.
Ağrının yeri, süresi ve neyle arttığı dikkatle sorgulanır.
Arkaya eğilme (ekstansiyon) ve yana dönme ile ağrının artması faset kaynaklı olabileceğini düşündürür.
“Extension-Rotation Testi” gibi provokatif testlerle sinyal alınabilir.
BT (Bilgisayarlı Tomografi): Faset eklemdeki kireçlenme, daralma ve osteofitleri (kemik çıkıntıları) en net gösteren yöntemdir.
MR (Manyetik Rezonans): Yumuşak doku ve sinir yapılarını değerlendirmek için kullanılır. Faset eklem çevresindeki iltihabi değişiklikler görülebilir.
Röntgen: Omurga dizilim bozukluklarını gösterebilir ancak detay açısından sınırlıdır.
Kesin tanı için faset eklemleri besleyen sinirler (medial dallar) hedef alınarak floroskopi veya ultrason eşliğinde geçici lokal anestezik enjeksiyonu yapılır.
💡 Tanı koydurucu test: Eğer ağrı bu işlemden sonra birkaç saat içinde belirgin şekilde azalırsa, sorun büyük ihtimalle faset kaynaklıdır.
Faset dejenerasyonu, omurgada ağrıya neden olabilecek pek çok başka durumla karıştırılabilir. Bu nedenle tanı sürecinde şu olasılıkları dışlamak önemlidir:
Sinir kökü basısı sonucu oluşan ağrılar genellikle bacağa ya da kola yayılır.
Uyuşma, karıncalanma, güç kaybı gibi belirtiler daha ön plandadır.
Faset ağrısı ise daha lokalize, sinir yayılımı olmadan seyreden bir tablodur.
Özellikle belin alt kısmında ve kalçaya vuran ağrılarla karışabilir.
Provokatif testlerle ayrım yapılabilir.
Kas kaynaklı tetik nokta (trigger point) ağrıları faset ağrısıyla örtüşebilir.
Palpasyonla tetik noktalar belirlenebilir.
Omurların kayması veya kırık oluşumu sonucu gelişen ağrılar faset dejenerasyonu ile birlikte de olabilir.
BT bu ayrımı yapmakta değerlidir.
Yürümekle artan bacak ağrısı, uyuşma ve güçsüzlük gibi belirtilerle seyreder.
MR ile tanı konur.
Faset eklem dejenerasyonuna bağlı bel veya boyun ağrılarının tedavisinde, altta yatan yıpranma tamamen geri döndürülemese de, ağrı ve hareket kısıtlılığı önemli ölçüde kontrol altına alınabilir. Tedavi yaklaşımı kişiye özel planlanır ve çoğu zaman cerrahiye gerek kalmadan başarı sağlanır.
İlaç ve Fizik Tedavi Yaklaşımları
Ağrı kesiciler (NSAID): İltihaplı süreci baskılayabilir ama uzun süreli çözüm sağlamaz.
Kas gevşeticiler ve lokal sıcak uygulamalar rahatlatıcı olabilir.
Fizyoterapi: Bel-boyun çevresi kasları güçlendirmeye yönelik egzersizler ağrıyı azaltabilir.
Ancak bu yöntemler bazen yetersiz kalabilir, özellikle ileri dejenerasyon varsa.
✅ Medial Dal Sinir Blokajı (Tanısal ve Tedavi Amaçlı)
Faset eklemi innerve eden medial sinir dallarına lokal anestezik enjekte edilir.
Hem tanı koydurur hem de geçici ağrı kontrolü sağlar.
Genellikle floroskopi (C-kollu röntgen cihazı) eşliğinde uygulanır.
✅ Radyofrekans Ablasyon (RFA)
Kalıcı çözüme en yakın yöntemlerden biridir.
Faset eklemden ağrı iletimini sağlayan sinirler ısı enerjisiyle hedeflenir ve bu sinirlerin iletimi kesilir.
İşlem yaklaşık 20-30 dakika sürer ve çoğu zaman aynı gün taburculuk mümkündür.
En sık uyguladığımız ve en yüksek başarı oranına sahip tedavidir.
✅ Ozon Enjeksiyonları
Anti-inflamatuvar ve ağrı kesici etkisi vardır.
Faset eklem çevresine veya paravertebral bölgeye ozon gazı enjekte edilir.
Daha hafif ve orta düzey vakalarda veya RFA yapılamayan hastalarda tercih edilebilir.
✅ PRP ve Rejeneratif Yaklaşımlar
Platelet yönünden zengin plazma (PRP), bazı durumlarda destekleyici olarak kullanılabilir.
Daha çok yumuşak doku bileşenli ağrılarda etkinliği belirgindir.
Faset blokajı ve radyofrekans (RF) ablasyon, aslında birbiriyle tamamlayıcı iki tedavi yöntemidir. Genellikle blokaj ile başlanır, RF ablasyon ise daha kalıcı çözüm gerektiğinde devreye girer.
Faset Eklem Blokajı:
Tanısal ve tedavi edici amaçlıdır.
Etkisi geçicidir: Genellikle haftalar – aylar arasında sürer.
Uygulaması hızlı, yan etkisi düşüktür.
Ağrının gerçekten faset eklem kaynaklı olup olmadığını anlamamıza yardımcı olur.
Radyofrekans Ablasyon:
Medial dal sinirlerine yüksek frekanslı enerji verilerek ağrı iletimini sağlayan lifler kalıcı olarak devre dışı bırakılır.
Etkisi çok daha uzun sürelidir (6 ay – 2 yıl arası).
Blokajdan yeterli fayda gören ama şikayetleri tekrar eden hastalar için önerilir.
İşlem yine görüntüleme eşliğinde, lokal anesteziyle yapılır.
📌 Kısaca özetlemek gerekirse:
Blokaj, hem tanı hem kısa süreli tedavi; RF ablasyon ise kalıcı çözüm için ikinci aşamadır. Her ikisi de kliniğimizde, görüntüleme eşliğinde, ayaktan tedavi şeklinde başarıyla uygulanmaktadır.
1986 yılında Elbistan’da doğmuştur. 2010 yılında İstanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu. 2015 yılında İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesinden Radyoloji ihtisasını aldı. 2015-2017 yılları arasında Tatvan Devlet Hastanesinde zorunlu hizmetini yapmıştır. 2018 yılından itibaren İzmir Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Girişimsel Radyoloji alanında çalışmaktadır.
Girişimsel radyolojinin hassasiyetini kullanarak, hastalarımı ameliyatsız, etkili ve bireye özel çözümlerle sağlığına kavuşturmak için her gün daha iyisini yapmaya çalışıyorum.
İzmir Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesi – Girişimsel Radyoloji Kliniği
0232 398 3700 – İç Hat:55387
info@doktoragri.com