Pazartesi- Cuma 09.00 - 16.00 0232 398 3700 – İç Hat:55387 Uz.Dr. Mehmet Hakan PIÇAK
Minimal İnvaziv
Ameliyatsız, Kesi yok
Görüntüleme Eşiliğinde
Nokta Atışı, Hassas
Yenilikçi
İnovasyonla sürekli gelişim

Ameliyatsız Bel ve Boyun Ağrısı Tedavileri

Bel ve boyun ağrılarında nokta atışı teşhis ve tedavi: Girişimsel radyolojiyle ağrısız yaşama geri dönün.

Bel ve Boyun Ağrısı Neden Bu Kadar Yaygın?

Bel ve boyun ağrısı, günümüzde neredeyse her bireyin hayatının bir döneminde karşılaştığı yaygın bir sağlık sorunudur. Masa başı işler, uzun süreli bilgisayar kullanımı, telefon ekranına eğilerek geçirilen saatler ve hareketsiz yaşam tarzı; omurga sağlığımız üzerinde büyük baskı oluşturmaktadır. Bu alışkanlıklar zamanla kas-iskelet sisteminde dengesizliklere, disklerde bozulmalara ve eklemlerde dejenerasyona neden olur.

Omurga; kemik, disk, kas, bağ dokusu ve sinirlerden oluşan karmaşık bir yapıdır. Bu yapıdaki herhangi bir bozukluk—örneğin bir disk fıtığı, faset eklem dejenerasyonu ya da sinir sıkışması—bel ya da boyun ağrısı olarak kendini gösterebilir. Ağrının şiddeti kişiden kişiye değişmekle birlikte, kronikleştiğinde yaşam kalitesini ciddi şekilde bozabilir. İşte bu noktada, ameliyatsız ve hedefe yönelik girişimsel tedavi yöntemleri büyük avantaj sağlar.

Ameliyat Dışındaki Tedavi Seçenekleri Nelerdir?

Bel ve boyun ağrılarında ilk adım her zaman ameliyat değildir. Aslında hastaların büyük çoğunluğu cerrahiye gerek kalmadan iyileşebilir. Özellikle erken evrede tanı konulmuş vakalarda; doğru planlanmış fizik tedavi, egzersiz programları ve girişimsel yöntemlerle ağrılar büyük oranda kontrol altına alınabilir.

Ameliyatsız tedavi seçenekleri; ilaç tedavileri, fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları, manuel terapi, enjeksiyonlar ve girişimsel radyoloji ile yapılan hedefe yönelik işlemleri kapsar. Girişimsel tedaviler, özellikle ağrının kaynağı belirlenmişse, nokta atış şeklinde uygulanarak hızlı ve etkili sonuçlar sağlar.

Bu yöntemler yalnızca ağrıyı geçici olarak bastırmakla kalmaz; aynı zamanda sorunun kaynağına yönelik mekanik veya enflamatuvar yükü azaltarak uzun vadede kalıcı fayda sağlar. Üstelik çoğu işlem lokal anesteziyle ve ayaktan, hastaneye yatış gerektirmeden yapılır. Böylece hasta günlük yaşantısına hızlıca dönebilir.

Girişimsel Radyoloji ile Ağrıya Nokta Atış Müdahale

Her bel veya boyun ağrısı aynı değildir. Kiminin ağrısı fıtıktan, kimininki omurga eklemlerinden, bir başkasınınki ise sinir çevresindeki ödemden kaynaklanır. İşte girişimsel radyolojinin en büyük avantajı da burada ortaya çıkar: ağrının kaynağı görüntüleme ile net olarak saptanır ve tedavi doğrudan o noktaya uygulanır.

Bu işlemler genellikle ultrason ya da skopi (röntgen eşliğinde görüntüleme) rehberliğinde yapılır. Yani iğne nereye gidecekse, tam orası hedeflenir. “Acaba doğru yere gitti mi?” sorusuna yer bırakmaz. Bu da hem başarı oranını artırır, hem de yan etkileri en aza indirir.

Kliniğimizde uyguladığımız bu yöntemlerin neredeyse tamamı ayaktan, yani hastaneye yatmadan yapılır. Çoğu hasta, işlemden kısa süre sonra ayağa kalkıp evine dönebilir. Üstelik cerrahiye kıyasla daha az risk, daha az maliyet ve daha hızlı iyileşme süreciyle…

skopi ile sinir blokajı

Selektif Sinir Kökü Blokajı: Radiküler Ağrılara Hedefli Yaklaşım

Bel ya da boyun fıtığına bağlı sinir sıkışmalarında, ağrı genellikle kola ya da bacağa yayılır. Bu tabloya “radiküler ağrı” diyoruz. Ağrının kaynağı, omurgadan çıkan bir sinir kökü üzerindeki bası ya da o bölgedeki enflamasyondur. İşte selektif sinir kökü blokajı (SSKB), bu durumda başvurduğumuz en etkili girişimsel yöntemlerden biridir.

Görüntüleme eşliğinde, doğrudan sinir kökünün çıktığı foramen denilen alana çok ince bir iğneyle ulaşılır. Steroid ve lokal anestezik içeren bir ilaç karışımı tam da sinirin çevresine uygulanır. Bu sayede hem ödem çözülür hem de sinir üzerindeki irritasyon azalır. Sonuç olarak ağrı büyük oranda hafifler.

SSKB, hem tanı hem de tedavi amaçlı uygulanabilir. Yani hangi sinirin sorun çıkardığından emin olunamayan vakalarda, bu blokaj işlemi aynı zamanda teşhis koymamıza da yardımcı olur. Genellikle tek seans yeterli olur; ancak gerekirse birkaç hafta arayla tekrarlanabilir.

Faset Eklem Blokajı ve Radyofrekans Ablasyon

faset eklem radyofrekans ablasyonu

Her bel veya boyun ağrısı fıtıktan kaynaklanmaz. Özellikle oturup kalkmakla, geriye doğru eğilmekle artan, daha çok lokalize (yerleşik) hissedilen ağrılar genellikle omurganın küçük eklemleri olan faset eklemlerinden kaynaklanır. Bu durumda da hedef net: ilgili faset eklem çevresine yapılan enjeksiyonlarla ağrıyı kontrol altına almak.

Faset eklem blokajında, ultrason veya skopi eşliğinde, eklem çevresine steroid ve lokal anestezik enjeksiyonu yapılır. Eğer bu işlemle başarılı sonuç alınırsa ve ağrı tekrarlıyorsa, bu kez daha kalıcı bir çözüm olan radyofrekans ablasyon (RFA) gündeme gelir.

RFA’da, sinir iletimini geçici olarak durduran bir sistemle (ısı enerjisiyle) faset eklemi besleyen sinirler hedeflenir. Yani sinir yakılmaz, sinyali kesilir. Bu da 8-18 aya kadar sürebilen kalıcı ağrı kontrolü sağlar. Özellikle tekrarlayan bel veya boyun tutulmalarında, fizik tedaviden fayda görmeyen hastalarda oldukça etkili bir yöntemdir.

Disk İçine Yönelik Tedaviler: Ozon ve Lazer Uygulamaları

Bel ya da boyun fıtığı tanısı almış ama cerrahiye gitmek istemeyen hastalar için disk içine uygulanan ozon ve lazer tedavileri, son yıllarda giderek daha fazla tercih ediliyor. Bu yöntemlerde amaç, diskin iç basıncını azaltarak sinire olan baskıyı hafifletmek ve enflamasyonu kontrol altına almak.

Disk içi ozon tedavisinde, MR görüntülerine göre belirlenen sorunlu diske, skopi rehberliğinde çok ince bir iğneyle ulaşılıyor. Disk içine verilen ozon gazı, diskin hacmini küçültürken aynı zamanda anti-enflamatuvar etki gösteriyor. Yani hem mekanik baskı azalıyor hem de ağrı oluşturan kimyasallar ortadan kaldırılıyor.

Lazer disk dekompresyonunda ise fiber optik bir kateterle diskin içine ulaşılır ve düşük doz enerjiyle diskin bir kısmı buharlaştırılır. Bu da benzer şekilde basıyı azaltır. Her iki yöntem de lokal anestezi ile, hastaneye yatış gerektirmeden yapılır ve çoğu zaman tek seansta etkili olur.

intradiskal ozon lazer bel fıtığı

Epidural Steroid Enjeksiyonları

Spinal kanalın daraldığı durumlarda ya da yaygın diskojenik ağrılarda, sinir çevresinde gelişen yaygın ödem ve inflamasyon ciddi ağrıya neden olabilir. Bu durumda uyguladığımız epidural steroid enjeksiyonları, sinir çevresine doğrudan anti-enflamatuvar ilaç verilmesini sağlar.

Skopi eşliğinde uygulanan bu işlemde, omurga kanalına girilerek ilaç doğrudan sinirlerin bulunduğu epidural boşluğa ulaştırılır. Kullanılan steroid, ağrının altında yatan inflamasyonu baskılar; lokal anestezik ise işlemin hemen ardından rahatlama sağlar. Enjeksiyon sonrası hastalar çoğu zaman ilk birkaç gün içinde belirgin bir rahatlama hisseder.

Epidural enjeksiyonlar; spinal dar kanal, yaygın bel ya da boyun fıtıkları ve travma sonrası gelişen ağrılı tablolarda oldukça etkilidir. Genellikle 1 ila 3 seans arasında planlanır. Doğru hasta seçimi ile oldukça başarılı ve uzun süreli sonuçlar elde edilebilir.

Epidural enjeksiyon ağrı tedavisi

Kas-İskelet Sistemi Ağrılarına Yönelik Enjeksiyonlar

Her bel ve boyun ağrısı omurga kaynaklı değildir. Bazen esas sorun, kaslarda biriken gerginlikler, tetik noktalar ya da bağ dokusundaki mikro hasarlardır. Özellikle kronik kas spazmı yaşayan, masa başında çalışan ya da travma geçirmiş hastalarda bu tarz kas-iskelet sistemi kaynaklı ağrılar oldukça sık görülür.

Bu durumda uyguladığımız tedaviler arasında tetik nokta enjeksiyonları, PRP (platelet rich plasma) ve proloterapi öne çıkar.

  • Tetik nokta enjeksiyonları, kas içinde spazma neden olan noktaları hedef alarak çözülmelerini sağlar.

  • PRP tedavisi, hastanın kendi kanından elde edilen büyüme faktörlerinin kas, tendon ya da bağ dokusuna enjekte edilmesidir. Bu sayede iyileşme süreci hızlanır.

  • Proloterapi ise irritan bir solüsyonla dokuların iyileşme tepkisini tetiklemeyi amaçlar.

Bu enjeksiyonların her biri, görüntüleme eşliğinde uygulanarak ağrının kaynağına doğrudan ulaşmayı hedefler. Bu sayede hem tanısal katkı sağlanır hem de etkili ve kalıcı bir rahatlama mümkün olur. Üstelik tüm bu işlemler kliniğimizde ayaktan, hastaneye yatmadan yapılabiliyor.

proloterapi

Ozon Tedavisi ile Enflamasyonu Baskılamak

Ozon tedavisi, sadece disk içine değil, kaslar, eklemler ve sinir çevresi gibi farklı alanlara da uygulanabilen çok yönlü bir yaklaşımdır. Ozon, üç oksijen atomundan oluşan güçlü bir antioksidandır. Doğru dozda ve doğru yere uygulandığında, vücuttaki enflamatuvar süreci baskılar ve dokuların oksijenlenmesini artırır.

Bel ve boyun ağrılarında ozon enjeksiyonu;

  • Paravertebral kaslara,

  • Sinir çevresine,

  • Faset eklemlere veya

  • Disk içine uygulanabilir.

Bu işlemler sonrası hastaların büyük bir kısmı, birkaç gün içinde ağrının azaldığını, hareketlerinin kolaylaştığını ve genel olarak enerji seviyelerinin arttığını ifade eder. Ozonun ayrıca vücuttaki antioksidan savunma sistemini aktive ettiği, bağışıklık yanıtını düzenlediği ve mikrosirkülasyonu iyileştirdiği bilimsel olarak da gösterilmiştir.

Kliniğimizde uyguladığımız ozon tedavileri, görüntüleme eşliğinde ve kişiye özel planlanarak yapılır. Bu sayede “genel bir uygulama” değil, tam olarak hedefe yönelik bir tedavi sunmuş oluruz.

Girişimsel Tedavilerin Diğer Yöntemlerle Kombinasyonu

Girişimsel tedaviler, ağrının kaynağına doğrudan etki ederek hızlı sonuç verir. Ancak çoğu zaman bu tedavilerin kalıcılığını artırmak ve vücudun kendi iyileşme sürecini desteklemek için fizik tedavi, egzersiz ve manuel terapi gibi diğer yöntemlerle birlikte kullanılması gerekir.

Örneğin; sinir kökü blokajı sonrası ödemin azalması ve ağrının hafiflemesiyle birlikte, hasta artık aktif egzersiz yapabilir hale gelir. Ya da faset eklem ağrısı kontrol altına alındıktan sonra, bölgedeki kasların kuvvetlendirilmesi için fizyoterapist eşliğinde bir rehabilitasyon süreci planlanabilir. Bu kombinasyonlar, sadece geçici rahatlama değil, uzun vadeli fonksiyonel kazanım da sağlar.

Kliniğimizde her hastaya özel bir yol haritası çiziyoruz. Girişimsel işlemlerle ağrının “ateşini söndürürken”, aynı anda fizyoterapist ya da egzersiz uzmanlarıyla koordineli bir planlama yaparak hastaların gerçek anlamda iyileşmesini hedefliyoruz. Çünkü ağrıyı geçirmek tek başına yetmez; hareket özgürlüğünü geri kazandırmak da gerekir.

Hangi Tedavi Kime Uygun?

Aynı tanıya sahip iki hastanın ağrısı birbirinden tamamen farklı olabilir. Kiminde fıtık sinire baskı yaparken, diğerinde aynı fıtık hiçbir semptoma yol açmayabilir. Ya da bir hasta yalnızca kas spazmı yaşarken, diğeri hem kas hem disk hem de faset eklem kaynaklı karma ağrılar çekiyor olabilir. Bu nedenle “kişiye özel tedavi planlaması”, kliniğimizin temel yaklaşımını oluşturur.

Doğru tedaviye karar vermek için hastanın şikâyetlerini, öyküsünü, fizik muayene bulgularını ve görüntüleme sonuçlarını birlikte değerlendiriyoruz. Gerekirse diagnostik bloklar yaparak ağrının kaynağını netleştiriyoruz. Böylece hastayı ezbere değil, veriye dayalı olarak değerlendiriyoruz.

Örneğin;

  • Yaygın disk dejenerasyonu olan ama cerrahi istemeyen bir hastaya disk içi ozon,

  • Sinir kökü baskısı olan birine selektif sinir blokajı,

  • Tekrarlayan faset kaynaklı ağrısı olan birine ise radyofrekans ablasyon uygulanabilir.

Amaç; hastaya gereksiz işlem yapmadan, ihtiyacı olanı en etkili ve güvenli şekilde sunmak.

Kişiselleştirilmiş tedavi

Bilimsel Kanıtlar ve Güncel Literatür Ne Diyor?

Bel ve boyun ağrısına yönelik girişimsel (ameliyatsız) tedaviler, son yıllarda artan sayıda randomize kontrollü çalışma (RCT), sistematik derleme ve klinik kılavuzla destekleniyor. Aşağıda, klinikte en sık uyguladığımız yöntemlerin 2024–2025 literatüründen öne çıkan bulgularını özetledim.

Tedavi En Güncel Kanıt Klinik Mesaj
Epidural Steroid Enjeksiyonu (ESI) 2025 AAN sistematik derlemesi: Radikülopatide ağrıyı ve disabiliteyi kısa dönemde (%24 hasta için 2-6 hafta) azaltıyor; uzun dönem yarar sınırlı practicalneurology.comPubMed. 2024 RCT’ler, bel fıtığı kaynaklı siyatikte orta-vadeli (≤3 ay) rahatlama bildiriyor Frontiers. Enflamatuvar bileşen güçlü ise ilk sırada değerlendirilebilir; kronik (>3 ay) tabloda ek tedavilerle kombine edilmeli.
Selektif Sinir Kökü Blokajı (SSKB) NASS klinik kılavuzları, SSKB’yi hem tanısal hem tedavi amaçlı “uygun” kabul ediyor; 1–3 seansla kısa-orta dönem fayda vurgulanıyor spine.org. Sinir kökü bası ve radiküler yayılım net ise, nokta atış anti-inflamatuvar etki sağlar; cerrahi kararını geciktirebilir veya tamamen ortadan kaldırabilir.
Faset Eklem Radyofrekans Ablasyon (RFA) 2025 meta-analiz: Lumbar faset ağrısında plasebo kontrollü 14 RCT’nin birleşik sonucu; 6–12 ay ağrı skorunda anlamlı ve klinik olarak önemli azalma ScienceDirect. 2021 sistematik derlemesi bulguları da benzer PMC. Tekrarlayan faset ağrılarında steroid enjeksiyonuna göre daha uzun soluklu (8-18 ay) rahatlama sağlar.
Disk İçi Ozon Nükleolizis 2025 prospektif kohort: Ozon, 24 ayda cerrahiyle benzer klinik sonuç; maliyet ve komplikasyon oranı daha düşük PMC. 2024 Türkiye çok-merkez çalışması, VAS ve ODI’de ilk 6 ayda >%50 iyileşme raporladı PubMed. Cerrahi istemeyen veya cerrahi için sınırda hastalarda güçlü alternatif.
PRP (Platelet-Rich Plasma) Enjeksiyonları 2025 narativ derleme: İntradiskal PRP, VAS’ta ortalama 3 puan, ODI’de %20 iyileşme; fonksiyonel kazanç 12 aya dek sürüyor PMC. ABD’de süren RCT (NCT03197415) ara analizde benzer sonuç gösterdi Klinik Araştırmalar. Genç-orta yaş disk dejenerasyonu ve kronik bel ağrısında, rejeneratif yaklaşım olarak öne çıkıyor.
Proloterapi 2024 Cochrane güncellemesi (henüz sonuç raporu yayınlanmadı); önceki veriler düşük-orta düzey kanıtla ağrı skorunda iyileşme gösteriyor. Yumuşak doku instabilitesi baskın hastalarda PRP’ye alternatif düşük maliyetli seçenek.

Kılavuz Notu: 2025 NASS “Non-surgical Spine Care” kılavuzu, multimodal yaklaşımı (görüntüleme rehberli enjeksiyon + fizyoterapi + egzersiz) “yüksek değerli bakım” olarak tanımlıyor; izole girişimsel prosedürlerden daha iyi hasta memnuniyeti bildiriyor spine.org.

Özetle, güncel literatür; iyi seçilmiş hastalarda girişimsel radyoloji tekniklerinin cerrahiye kıyasla daha düşük risk ve maliyetle anlamlı klinik fayda sağladığını gösteriyor. Kliniğimizde bu kanıta-dayalı protokolleri, kişiselleştirilmiş rehabilitasyon programlarıyla birleştirerek sunuyoruz—böylece hem hızlı rahatlama hem de kalıcı fonksiyonel kazanım elde etmeyi hedefliyoruz.

dr Mehmet Hakan PIÇAK

Dr. Mehmet Hakan PIÇAK

Girişimsel Radyoloji

1986 yılında Elbistan’da doğmuştur. 2010 yılında İstanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu. 2015 yılında İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesinden Radyoloji ihtisasını aldı. 2015-2017 yılları arasında Tatvan Devlet Hastanesinde zorunlu hizmetini yapmıştır. 2018 yılından itibaren İzmir Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Girişimsel Radyoloji alanında çalışmaktadır.

Girişimsel radyolojinin hassasiyetini kullanarak, hastalarımı ameliyatsız, etkili ve bireye özel çözümlerle sağlığına kavuşturmak için her gün daha iyisini yapmaya çalışıyorum.