Sayfa İçindekiler
ToggleEndovenöz varis tedavisi, bacak toplardamarlarındaki kaçak (reflü) yapan hastalıklı damarların ısı enerjisiyle içeriden kapatılması esasına dayanır. Bu işlem, lazer (EVLA) ya da radyofrekans (RF) gibi enerji kaynakları kullanılarak, ultrason eşliğinde doğrudan damarın içine yerleştirilen kateter aracılığıyla gerçekleştirilir. Amaç, artık görevini yapmayan ve varislere sebep olan yüzeyel ana toplardamarı (en sık safen veni) kalıcı şekilde devre dışı bırakmaktır.
Endovenöz tedaviler:
Cerrahiye kıyasla çok daha az invazivdir,
Genellikle ayaktan, hastaneye yatış gerektirmeden uygulanır,
İşlem sonrası iyileşme süresi oldukça kısadır (çoğu hasta aynı gün yürüyerek evine döner),
Kozmetik ve fonksiyonel sonuçları genellikle daha başarılıdır.
Bu yöntem sayesinde cilt yüzeyinde belirginleşmiş varislerin temel kaynağı ortadan kaldırılmış olur. Yüzeydeki belirgin dallanmış varisler de sonrasında ya skleroterapi ile ya da gerektiğinde mikroflebektomi gibi ek işlemlerle tedavi edilebilir.
Her iki yöntem de prensip olarak damarın ısı ile içeriden kapatılması mantığına dayanır. Ancak kullanılan enerji tipi ve bazı teknik detaylar farklıdır:
Özellik | Endovenöz Lazer (EVLA) | Radyofrekans Ablasyon (RFA) |
---|---|---|
Enerji tipi | Lazer ışığı (genellikle 1470 nm) | Radyofrekans dalgası |
Isı dağılımı | Daha lokal, noktasal | Daha homojen, kontrollü |
Ağrı – morarma riski | Bir miktar daha fazla olabilir | Genellikle daha az ağrı/morarma |
Uygulama süresi | Kısa | Biraz daha kısa |
Cihaz maliyeti | Daha uygun | Daha yüksek |
Kliniğimizde her iki yöntem de görüntüleme eşliğinde, ultrason rehberliğinde ve steril koşullarda uygulanmaktadır. Seçim, hastanın damar yapısına, reflü segmentine ve bazı teknik tercihlere göre yapılır. Bazı damarlarda lazer daha etkili olurken, bazı hastalarda RF daha az morarma ile daha konforlu bir iyileşme sağlayabilir.
Her iki yöntem de bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmış, altın standart kabul edilen endovenöz tedavi teknikleridir.
Endovenöz lazer veya RF ablasyon işlemlerinde hedef damar içeriden bir kateter yardımıyla ulaşılarak, ısı enerjisi verilir. Bu enerji, damar duvarının iç yüzeyini (endotel) tahrip eder. Hasar gören damar duvarı vücut tarafından pıhtılaştırılır, zamanla fibroz dokuya dönüşerek tamamen kapanır.
Bu süreç şu şekilde işler:
Damar içine kateterle girilir (ultrason eşliğinde, iğne deliğinden).
Kateter ucundan ısı verilir (lazer ışını ya da RF dalgası).
Damarın iç yüzeyi hasar görür ve büzüşmeye başlar.
Tromboz ve fibrozis gelişir, damar kalıcı olarak kapanır.
Bu sayede kan kaçıran, reflü yapan damar ortadan kalkar; varislerin ana kaynağı kesilmiş olur.
Bu yöntemle sağlıklı derin toplardamar sistemi korunur, yalnızca sorunlu damar hedef alınır. İşlemin hassasiyetle planlanması ve görüntüleme altında yapılması, başarısını doğrudan etkiler.
Endovenöz ablasyon işlemleri genel olarak konforlu ve güvenli işlemlerdir. Ancak her tıbbi işlemde olduğu gibi bazı geçici yan etkiler görülebilir:
İşlem sırasında: Hafif yanma hissi, kateterin ilerletilmesi sırasında gerginlik
İşlem sonrası ilk günlerde:
Hafif ağrı ve kasılma hissi (genellikle 1–2 gün)
Lazer yapılan bölgede morarma veya kızarıklık
Çekilme hissi (damarın büzüşmesine bağlı)
Daha nadir görülen ancak olası komplikasyonlar:
Ciltte hassasiyet veya renk değişikliği (hiperpigmentasyon)
Sinir etkilenmesi (özellikle ayak bileğine yakın uygulamalarda; genellikle geçicidir)
Yüzeyel tromboflebit (yüzeyel damarda ağrılı pıhtı oluşumu)
Tüm bu riskleri azaltmak için işlemler:
Deneyimli girişimsel radyolog tarafından,
Ultrason eşliğinde,
Uygun enerji ayarları ve doğru hastaya doğru yöntem seçilerek yapılmalıdır.
Ayrıca işlem sonrası kompresyon çorabı kullanımı ve kısa yürüyüşler, komplikasyon riskini oldukça düşürür.
Endovenöz lazer ve RF tedavileri yüksek başarı oranlarına sahip olsa da, bazı durumlarda damar tamamen kapanmayabilir ya da zamanla başka damarlarda yeniden reflü gelişebilir. Bu gibi durumlar nüks (tekrarlayan varis) olarak adlandırılır ve birkaç sebebi olabilir:
İlk tedavide yetersiz enerji verilmesi veya damar segmentinin eksik kapatılması
Aksesuar damarların (yan dalların) gözden kaçması
Anatomik varyasyonlar (çift safen ven gibi)
Yapısal yatkınlık ve ileri yaş, yeni reflü gelişimine neden olabilir
Bu durumlarda ne yapılır?
✅ Damar tam kapanmamışsa:
– İkinci seans endovenöz ablasyon veya ultrason eşliğinde skleroterapi yapılabilir.
– Gerekirse başka reflü yapan damarlar da değerlendirilir.
✅ Yeni gelişen yüzeyel varisler varsa:
– Sadece yüzeyel varisleri hedef alan skleroterapi veya mikroflebektomi yeterli olabilir.
✅ Özellikle kadın hastalarda pelvik kaynaklı reflü varsa:
– Gonadal ven embolizasyonu gibi özel girişimsel tedaviler gerekebilir.
Kliniğimizde tedavi sonrası 1. hafta, 1. ay ve gerekirse 3. ayda kontrol ultrasonları ile damar kapanma durumu ve yüzeyel sistem tekrar değerlendirilmektedir. Nüksü engellemek için takip süreci tedavinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Endovenöz lazer ve RF ablasyon işlemleri, planlı bir hazırlık ve iyi bir takip ile en iyi sonuçları verir. Bu nedenle hem öncesi hem sonrası bazı önemli detaylara dikkat etmek gerekir:
Ayakta renkli doppler ultrason yapılmalı, reflü yapan damar segmenti net olarak belirlenmeli.
Kan sulandırıcı ilaçlar kullanılıyorsa hekime mutlaka bildirilmelidir.
İşlem günü sabah aç olunmasına gerek yoktur, hafif bir kahvaltı yapılabilir.
Bol ve rahat kıyafet tercih edilmelidir.
İlk 2–3 gün hafif ağrı ve gerginlik olabilir, genellikle basit ağrı kesiciler yeterlidir.
Kompresyon çorabı mutlaka giyilmelidir (2 Hafta öneriyorum).
İlk gün içinde 20–30 dakikalık yürüyüşler önerilir. Uzun süre ayakta durmaktan ya da tamamen yatmaktan kaçınılmalıdır.
Duş alma genellikle 1 gün sonra serbesttir. Sıcak banyo, sauna, hamam 1 hafta önerilmez.
Uçak yolculuğu veya uzun araba yolculuğu için genellikle 5–7 gün beklenmesi önerilir.
İyileşme süreci kişiden kişiye değişebilir. Ancak çoğu hasta, işlemden sonraki birkaç gün içinde günlük yaşamına rahatça dönebilmektedir.
Endovenöz ablasyon, çoğunlukla bacaklardaki yüzeyel safen ven yetmezliğinde tercih edilen bir yöntemdir. Ancak varise neden olan reflü her zaman sadece bacaklardaki damarlarla sınırlı değildir. Özellikle kadın hastalarda görülen ve klasik bacak varislerinden farklı şikayetlerle gelen olgularda, pelvik bölgedeki damarların yetmezliği de gündeme gelebilir.
👉 Bu durumda öncelikle şu belirtilere dikkat ederiz:
Uzun süre oturduktan ya da ayakta kaldıktan sonra kasıkta, belde veya vajinal bölgede dolgunluk ve ağrı
Adet öncesi dönemde artan pelvik basınç hissi
Özellikle iç uyluk, kalça ve genital bölgede belirginleşen varisler
Daha önce safen ven ablasyonu yapılmış olmasına rağmen geçmeyen ya da tekrarlayan bacak varisleri
Bu bulgular varsa, altta yatan neden pelvik venöz yetmezlik olabilir. En sık:
Gonadal ven (yumurtalık toplardamarı) yetmezliği
Internal iliak ven dallarında genişleme
Nutcracker sendromu gibi sol renal ven sıkışmaları
Bu durumda safen venin kapatılması sorunu çözmeyecektir. Doğru tedavi pelvik damarların embolizasyonudur.
➡️ Pelvik embolizasyon, anjiyografi eşliğinde yumurtalık toplardamarı gibi reflü yapan damarların mikrokateterle tespit edilerek özel koiller ve sklerozan ajanlarla kalıcı şekilde kapatılması işlemidir.
Girişimsel radyoloji bu tür kompleks vakalarda büyük avantaj sağlar: Sorunun kaynağı nokta atışıyla belirlenir ve kişiye özel, hedef odaklı tedavi uygulanır.
Endovenöz termal ablasyon (lazer ve RF) bugün bacak varislerinde birinci basamak tedavi olarak kabul ediliyor; bunun temel dayanağı, hem randomize kontrollü çalışmaların hem de uluslararası kılavuzların sunduğu güçlü kanıt düzeyi.
Randomize kontrollü çalışmalar (RCT’ler)
EVRA çalışması erken endovenöz ablasyonun venöz ülserlerin kapanma süresini hızlandırdığını, geç tedaviye göre hastaya daha uzun ülser-siz günler kazandırdığını gösterdi. New England Journal of Medicine
CLASS çalışması RF ablasyonun cerrahi ligasyon/stripping’e kıyasla daha az post-operatif ağrı, daha kısa iş-e dönüş süresi ve daha yüksek yaşam kalitesi sağladığını raporladı. PMC
2014’te New England Journal of Medicine’da yayımlanan Brittenden ve ark. RCT’si, lazer + gerekirse köpük skleroterapinin cerrahiden hem semptom kontrolü hem de kozmetik açıdan üstün olduğunu ortaya koydu. New England Journal of Medicine
Bu RCT’lerin oluşturduğu kanıt gövdesi, termal ablasyonun teknik başarı oranını >%95’e, semptomatik iyileşme oranını ise >%90’a taşıyor; nüks oranları da klasik cerrahiye göre belirgin şekilde düşük.
Uluslararası kılavuzlar
NICE CG168 (Birleşik Krallık), 18 yaş üstü tüm varis hastalarında, uygunsa “öncelikle endovenöz termal ablasyon” yapılmasını tavsiye eder. NICE
ESVS Kronik Venöz Hastalık Kılavuzu 2022, büyük safen yetmezliğinde lazer veya RF’yi “güçlü (Strong) / seviye A” öneriyle birinci seçenek olarak listeler; işlem sırasında ultrason kılavuzlu tumesan anesteziyi standardize eder. ejves.com
SVS-AVLS Klinik Uygulama Rehberi 2023 taslağı, termal ablasyonun hem maliyet-etkin hem de hasta memnuniyeti yüksek bir yöntem olduğunu yineleyerek ABD pratiğinde de altın standart konumunu pekiştirir. vascular.org
Meta-analiz ve uzun dönem veriler
Birden fazla sistematik derleme, beş yıl ve sonrası takiplerde lazer/RF ile damar kapanma oranlarının %85–90 bandında korunduğunu; komplikasyonların, özellikle derin ven trombozu ve sinir hasarının, cerrahiye kıyasla daha düşük seyrettiğini bildirir. Bu meta-analizler nükslerin çoğunun erişilemeyen aksesuar ven reflüsünden kaynaklandığını, dolayısıyla işlem öncesi ayrıntılı doppler haritalamanın kritik olduğunu vurgular.
Klinik pratiğe yansıması
Kılavuzların ortak mesajı net:
Uygun anatomide endovenöz ablasyon ilk seçenek; cerrahi ancak termal ablasyonun mümkün olmadığı veya başarısız olduğu durumlarda düşünülmeli.
Dolayısıyla kliniğimizde de, her hastada doppler eşliğinde detaylı segment analizi yapıyor; damar çapı, cilt derinliği ve olası aksesuar dalları değerlendirerek lazer mi, RF mi, yoksa kombine bir strateji mi en iyi sonuç verecekse onu planlıyoruz. Bu yaklaşım, literatürdeki yüksek başarı ve düşük nüks oranlarını kendi hasta grubumuzda da yakalamamızı sağlıyor.
Kliniğimizde endovenöz lazer ve RF ablasyon işlemleri, girişimsel radyoloji uzmanı Dr. Mehmet Hakan Pıçak tarafından, ultrason rehberliğinde ve steril koşullarda uygulanmaktadır. Her hastaya özel bireyselleştirilmiş tedavi yaklaşımı benimsenir.
Tedavi süreci şu adımlardan oluşur:
Renkli Doppler ultrason ile detaylı değerlendirme yapılır. Reflü yapan damarlar, çapları ve uzanımları haritalanır.
Uygun adaylarda lazer ya da RF yöntemi belirlenir ve hastaya işlem detayları anlatılır.
İşlem günü lokal anestezi altında, damara ultrason eşliğinde bir iğneyle girilerek lazer/RF kateteri yerleştirilir.
Damar çevresine özel sıvı enjeksiyonuyla güvenli izolasyon sağlanır.
Kateter yavaşça çekilirken enerji verilerek damar kapatılır.
İşlem sonrası hasta 30–60 dakika içinde yürüyerek taburcu edilir.
Kompresyon çorabı ve takip randevuları işlem sonrası sürecin bir parçasıdır. Takipler genellikle 1. hafta, 1. ay ve gerekirse 3. ayda yapılır. Amaç hem damar kapanmasını hem de varsa yüzeyel varislerin durumunu değerlendirmektir.
Her şeyden önemlisi: Tedavi yalnızca damarı kapatmak değil, hastanın yaşam kalitesini ve konforunu kalıcı olarak iyileştirmeyi hedefler.
Hayır. İşlem lokal anestezi ile yapılır ve genellikle ağrısızdır. İşlem sırasında sadece hafif bir gerginlik ya da sıcaklık hissi olabilir. İşlem sonrası ağrı minimaldir, basit ağrı kesicilerle kolayca kontrol altına alınır.
Evet, işlemin hemen ardından yürüyerek taburcu olabilirsiniz. Hatta kısa yürüyüşler, damar sağlığı açısından faydalıdır ve önerilir.
Sorunun kaynağı ana yüzeyel toplardamar (safen ven) işlem sırasında kapatılır, ama cilt yüzeyindeki kıvrımlı varislerin tamamen gerilemesi birkaç hafta ila birkaç ay sürebilir. Gerekirse skleroterapi gibi tamamlayıcı işlemler planlanabilir.
Her iki yöntem de altın standart kabul edilir. Seçim; damar çapı, yüzeyden derinliği, varsa eşlik eden cilt hassasiyeti gibi faktörlere göre yapılır. Kararı ultrason eşliğinde değerlendirerek birlikte veririz.
Birçok hasta, işlemin ertesi günü hafif işlerine dönebilir. Masa başı çalışanlar için 1–2 gün, daha aktif çalışanlar için 3–5 günlük bir iyileşme süreci yeterlidir.
Kapatılan damar yeniden açılmaz. Ancak zamanla başka damar segmentlerinde reflü gelişebilir. Bu nedenle takip önemlidir. Nüks riski, cerrahiye kıyasla çok daha düşüktür.
Damarın kaynağı ortadan kaldırıldığında, yüzeydeki varisler geriler. Bazı hastalarda tamamen kaybolur, bazı hastalarda ise belirginliği azalır ama kalıcı hale gelmiş olan cilt altı dallar için ek skleroterapi gerekebilir. Estetik sonuç büyük oranda başarılıdır.
Genellikle 2 hafta boyunca gündüz saatlerinde giymeniz önerilir. Özellikle işlem sonrası ilk 48 saat çok kıymetlidir.
Evet. Doğumdan sonra damar yapısının stabil hale gelmesi için 3 ay beklenmesi uygundur. Emzirme sürecinde skleroterapi gibi ek işlemler planlanacaksa zamanlama hastayla birlikte değerlendirilir.
1986 yılında Elbistan’da doğmuştur. 2010 yılında İstanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu. 2015 yılında İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesinden Radyoloji ihtisasını aldı. 2015-2017 yılları arasında Tatvan Devlet Hastanesinde zorunlu hizmetini yapmıştır. 2018 yılından itibaren İzmir Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Girişimsel Radyoloji alanında çalışmaktadır.
Girişimsel radyolojinin hassasiyetini kullanarak, hastalarımı ameliyatsız, etkili ve bireye özel çözümlerle sağlığına kavuşturmak için her gün daha iyisini yapmaya çalışıyorum.
Randevu Alın
Telefon: 0232 398 3700 İç Hat: 55387
İzmir Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesi – Girişimsel Radyoloji Kliniği
Uz.Dr. Mehmet Hakan PIÇAK
İzmir Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesi – Girişimsel Radyoloji Kliniği
0232 398 3700 – İç Hat:55387
info@doktoragri.com