Uz.Dr.M.Hakan PIÇAK

Uz.Dr.M.Hakan PIÇAK

İstanbul Tıp Fakültesi 2004-2010

İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesi Radyoloji İhtisası 2011-2015

Tatvan Devlet Hastanesi 2015-2017

İzmir Ekol Hastanesi 2017

İzmir Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi 2018 - halen

Varis Nedir?

Varis, kanın düzensiz akışı ve damar duvarlarının zayıflaması nedeniyle bacaklardaki toplardamarların genişlemesi ve şişmesi durumudur. Bacaklardaki bu genişlemiş damarlar mavi veya mor renkte görülebilir ve cilt yüzeyine yakın yerleşirler. Varisler, kanın bacaklardan kalbe dönüşünü sağlayan venlerdeki kapakların düzgün çalışmaması nedeniyle oluşur.

venöz yetmezlik

Varis ve Bacak Ağrısı

Varisler, bazı durumlarda bacak ağrısına ve rahatsızlığa neden olabilir. Varise bağlı bacak ağrısının yaygın belirtileri şunlardır:

  1. Bacaklarda ağırlık ve dolgunluk hissi
  2. Bacaklarda ve ayak bileklerinde şişme
  3. Bacaklarda yanma veya batma hissi
  4. Ağrının uzun süre ayakta kaldıktan sonra artması
  5. Bacak kaslarında kramp ve gece krampları
  6. Bacaklarda kaşıntı ve ciltte renk değişiklikleri

Varis Nedenleri

Varis oluşumunun başlıca nedenleri şunlardır:

  1. Genetik faktörler: Ailede varis öyküsü olan kişilerde varis gelişme riski daha yüksektir.
  2. Yaş: Yaş ilerledikçe, venlerin duvarları ve kapakları zayıflar, bu da varis oluşumuna yol açabilir.
  3. Cinsiyet: Kadınlarda hormonal değişiklikler nedeniyle varis gelişme riski daha yüksektir.
  4. Hamilelik: Hamilelik sırasında artan kan hacmi ve rahmin baskısı, varis oluşumuna katkıda bulunabilir.
  5. Uzun süre ayakta durma veya oturma: Bu durumlar, bacaklardaki kan dolaşımını olumsuz etkileyebilir ve varis oluşumunu teşvik edebilir.
  6. Obezite: Aşırı kilo, bacaklardaki venlere ekstra baskı uygular ve varis riskini artırır.

Varis Tedavisi

Varis tedavisi, ağrıyı ve rahatsızlığı hafifletmeye, komplikasyonları önlemeye ve görünümü iyileştirmeye yöneliktir. Tedavi seçenekleri şunları içerebilir:

  1. Kendi kendine bakım: Bacaklarınızı yükseltmek, düzenli egzersiz yapmak, kilo vermek ve uzun süre aynı pozisyonda kalmamak, varis belirtilerini hafifletebilir.
  2. Varis çorapları: Varis çorapları, bacaklardaki kan dolaşımını iyileştirmeye ve ağrıyı azaltmaya yardımcı olur. Bunlar, özellikle uzun süre ayakta kalmak veya oturmak zorunda olan kişiler için faydalıdır.
  3. Skleroterapi: Bu işlemde, doktor genişlemiş damara özel bir solüsyon enjekte eder, bu da damarın küçülmesine ve zamanla kaybolmasına neden olur.
  1. Lazer tedavisi: Lazer enerjisi, yüzeyel varislerin tedavisinde kullanılabilir. Bu yöntem, cilt üzerindeki damarları ısıtarak, damarların kapanmasına ve zamanla yok olmasına yardımcı olur.
  2. Radyofrekans veya endovenöz lazer ablasyon: Bu işlemler, içeriden ısı enerjisi kullanarak büyük varisli damarları tedavi etmeyi amaçlar. Yapılan işlemle damarlar kapatılır ve çevreleyen sağlıklı damarlar kan akışını üstlenir.
  3. Flebektomi: Bu cerrahi işlemde, genişlemiş damarlar cilt yüzeyinden çıkarılır. Flebektomi, diğer tedavi yöntemlerine dirençli varisler için uygulanabilir.
  4. Venöz rezeksiyon: Bu cerrahi işlem, ana toplardamarın hatalı bir kısmının çıkarılması ve yeniden bağlanmasıdır. Bu işlem, genellikle büyük varislerin tedavisi için kullanılır.

Varis ve bacak ağrısı, yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir. Başlangıçta kendi kendine bakım önlemleri ve daha az invaziv tedavi yöntemleri uygulanarak ağrı ve rahatsızlık hafifletilebilir. Eğer bu yöntemlerle belirtiler kontrol altına alınamazsa, doktorunuz cerrahi tedavi seçeneklerini değerlendirebilir. Tedavi sürecinde doktorunuzla işbirliği içinde olmak ve önerilen tedavi planını uygulamak önemlidir.

Daha Fazla Bilgi İçin Güvenilir Kaynaklar

  1. Türk Kalp Vakfı: Varisler ve Tedavisi https://www.turkkalpvakfi.org.tr/v2/tr/icerik.aspx?ID=42

  2. Sağlık Bakanlığı: Varis Nedir? Neden Olur? Tedavisi Nasıldır? https://www.saglik.gov.tr/TR,10253/varis-nedir-neden-olur-tedavisi-nasil-dir.html

  3. Türkiye Fleboloji Derneği http://www.fleboloji.org.tr/

  4. Amerikan Kalp Birliği: Varis Hakkında Bilmeniz Gerekenler https://www.heart.org/en/health-topics/venous-insufficiency/varicose-veins

  5. Mayo Clinic: Varisler Hakkında https://www.mayoclinic.org/diseases-conditions/varicose-veins/symptoms-causes/syc-20350643

  6. Johns Hopkins Medicine: Bacak Ağrısı Nedenleri ve Tedavisi https://www.hopkinsmedicine.org/health/conditions-and-diseases/leg-pain-causes-and-treatment

Varisler, özellikle bacaklarda bulunan genişlemiş ve şişmiş damarlardır. Bu damarlar, genellikle mavi veya koyu mor renkte olup, cilt üzerinde belirgin hale gelirler. Hem estetik hem de sağlık sorunlarına neden olabilen varisler, günlük yaşamı etkileyebilir ve tedavi edilmediğinde daha ciddi sorunlara yol açabilir. Endovenöz varis tedavisi, bu damar problemlerini çözmeye yönelik modern ve etkili bir yöntemdir.

Endovenöz Varis Tedavisi Nedir?

Endovenöz varis tedavisi, varisli damarları termal veya kimyasal tekniklerle kapatmayı amaçlayan minimal invaziv bir tedavidir. Genel olarak, bu tedaviler hızlı, etkili ve düşük komplikasyon riski ile gerçekleştirilir.

Endovenöz Varis Tedavisi Türleri

  1. Endovenöz Lazer Tedavisi (EVLT) Endovenöz lazer tedavisi, lazer enerjisi kullanarak varisli damarları tedavi eden bir yöntemdir. Lazer, damar içine yerleştirilen ince bir fiber ile uygulanır ve bu ısı enerjisi damarı kapatır. Bu tedavi genellikle lokal anestezi altında gerçekleştirilir ve hastanın hemen günlük yaşamına dönmesine olanak tanır.

  2. Radyofrekans Ablasyon (RFA) Radyofrekans ablasyon, radyo frekans enerjisi kullanarak varisli damarları kapatır. Bu yöntemde, damar içine yerleştirilen bir kateter aracılığıyla enerji uygulanır ve damarın sıcaklık etkisiyle kapanması sağlanır. RFA da genellikle lokal anestezi altında yapılır ve hastanın hızlı bir iyileşme süreci olur.

  3. Skleroterapi Skleroterapi, varisli damarlara özel bir solüsyon enjekte edilerek tedavi sağlayan bir yöntemdir. Bu solüsyon, damar duvarlarında tahrişe ve iltihaplanmaya neden olur, bu da damarın kapanmasına ve vücut tarafından zamanla emilmesine yol açar. Skleroterapi, daha küçük varisler ve örümcek damarlar için etkili bir tedavi yöntemidir.

 

Endovenöz Varis Tedavisi Süreci

    1. Ön değerlendirme ve teşhis Öncelikle, uzman doktor tarafından yapılan muayene ve Doppler ultrasonografi ile varislerin şiddeti ve konumu belirlenir. Buna göre en uygun tedavi yöntemi seçilir.

    2. Tedavi uygulaması Seçilen yönteme göre, endovenöz tedavi uygulanır. Genellikle lokal anestezi altında gerçekleştirilen bu işlemler, yaklaşık olarak 30 dakika ila 1 saat sürer. İşlem süresi, tedavi edilecek varis sayısına ve büyüklüğüne bağlı olarak değişebilir.

    3. İyileşme süreci Tedavi sonrası, hastalar genellikle hemen ayağa kalkabilir ve günlük yaşamlarına dönebilirler. Doktorun önerisi üzerine, hastaların belirli bir süre kompresyon çorabı kullanmaları istenebilir. Bu, tedavi edilen damarların iyileşmesine ve kan akışının düzelmesine yardımcı olur.

    4. Kontrol ve takip Tedavi sonrası, hastaların düzenli olarak kontrole gelmesi önemlidir. Bu kontrollerde, tedavi edilen varislerin durumu ve olası komplikasyonlar değerlendirilir. Gerekli durumlarda, ilave tedaviler uygulanabilir.

Endovenöz Varis Tedavisi Avantajları

Minimal invaziv: Bu yöntemler, açık cerrahiye kıyasla daha az invazivdir ve daha az travma oluşturur.

  1. Hızlı iyileşme: Endovenöz varis tedavisi sonrasında hastaların iyileşme süreçleri genellikle hızlıdır ve normal yaşamlarına hemen dönebilirler.
  2. Düşük komplikasyon riski: Bu tedaviler, düşük komplikasyon riski ile gerçekleştirilir ve olası yan etkilerin görülme olasılığı düşüktür.
  3. Estetik sonuçlar: Endovenöz tedaviler, cerrahi iz bırakmaz ve daha iyi estetik sonuçlar sunar.

Endovenöz varis tedavisi, varisli damarların etkili ve güvenli bir şekilde tedavi edilmesini sağlar. Minimal invaziv olması ve hızlı iyileşme süreçleri ile hastalar için ideal bir seçenektir. Eğer siz de varis sorunları yaşıyorsanız, bir uzmana başvurarak bu tedavi yöntemlerinden yararlanabilir ve sağlıklı bir yaşama adım atabilirsiniz.

Anüler yırtık, intervertebral diskte oluşan bir yırtıktır. Intervertebral diskler, omurgamızda yer alan kemiklerin arasına yerleştirilmiş olan yapılardır. Bu diskler, hareket esnasında esneme ve sıkışma gibi işlevleri yerine getirmektedir. Diskler, sıvı dolu bir kapsül şeklinde bulunur ve bu sıvı, disklerin esnekliklerini sağlar.

Anüler yırtık, diskteki anüler bölgede (dış katman) oluşan bir yırtıktır. Bu yırtık, diskte bulunan sıvı maddenin dışarı kaçmasına neden olur ve disk esnekliği azalır. Dışarı kaçan sıvı sertleşerek protrüde olur. Sinir köküne veya çevre dokulara bası yapabilir.

Anüler yırtık, ağrı, sertleşme ve hareket kısıtlaması gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Ağrı, yırtık oluştuğu bölgede veya bu bölgeye yakın bölgelerde hissedilebilir ve hareketler sırasında daha da artabilir. Sinirlere bası yaparak bacaklara veya kollara vuran ağrı yapabilir.  Sertleşme, diskteki sıvı madde kaybı nedeniyle oluşur ve hareket kısıtlamasına neden olabilir. Ağrı, sertleşme ve hareket kısıtlaması nedeniyle kişinin günlük aktivitelerini yapması zorlaşabilir.

Anüler yırtık tedavisinde, non-invazif yöntemler tercih edilir. Fizik tedavi, ağrı kesici ilaçlar ve cerrahi gibi tedavi seçenekleri mevcuttur. Ancak, cerrahi tedavinin gerekli olduğu durumlar genellikle nadir görülür. Öncelikle, ağrı azaltmak ve hareket kısıtlamasını azaltmak için non-invazif yöntemler tercih edilir.

 

Anüler yırtık ilerlermi?

Anüler yırtık, intervertebral diskte oluşan bir yırtıktır ve genellikle ilerlemekte olan bir durum değildir. Ancak, eğer tedavi edilmezse diskteki sıvı madde kaybı devam edebilir ve disk esnekliği daha da azalabilir. Bu, diskteki diğer yapılar arasındaki sürtünmeyi arttırabilir ve dolayısıyla ağrı, sertleşme ve hareket kısıtlaması gibi belirtileri daha da kötüleştirebilir. Yırtığa bağlı bir fıtık oluşmazsa, bu fıtık zamanla büyüyebilir.

Intervertebral diskler, spinal kolonun arasındaki hareketli bölgelerdir ve vücudun ağırlığını taşımakta ve esneme sağlamaktadır. Diskler, bir dış katman olan annulus fibrosus ve bir iç katman olan nükleus pulposus'dan oluşur. Nükleus pulposus, sıvı-jel benzeri bir madde içerir ve annulus fibrosus ise güçlü bir yapıya sahiptir.

Ancak, zamanla veya yaralanmalardan dolayı, annulus fibrosus'un zayıflaması sonucu, nükleus pulposus dışarı sızabilir. Bu durumda, disk arasındaki boşluğa sızan nükleus pulposus, spinal sinirlere veya komşu spinal bölgelerin arasına doğru ilerler. Bu durumda, disk protrüzyonu oluşur.

Disk protrüzyonu, ağrıya yol açabilir ve spinal bölgelerin hareketlerini kısıtlayabilir. Ayrıca, spinal sinirlere baskı yapabilir ve buna bağlı olarak, ağrı, uyuşma veya güçsüzlük gibi semptomlar ortaya çıkabilir.

Santral Protrüzyon ne demek?

Santral protrüzyon, intervertebral disklerin içindeki sıvının, disk arasındaki zayıf noktalardan merkezi bölgede dışarı sızması sonucu oluşan bir durumdur. Bu durumda, disklerin yapısı bozulur ve merkezi bölgede ilerler. Bu tip protrüzyon, spinal sinirlere veya spinal korda doğrudan baskı yapabilir ve semptomlar olarak ağrı, uyuşma veya güçsüzlük ortaya çıkabilir.

Parasantral Protrüzyon ne demek?

Parasantral protrüzyon, intervertebral disklerin içindeki sıvının, disk arasındaki zayıf noktalardan yan taraflarda dışarı sızması sonucu oluşan bir durumdur. Bu durumda, disklerin yapısı bozulur ve yan taraflarda ilerler. Bu tip protrüzyon, spinal sinirlere veya spinal korda doğrudan baskı yapmasa bile, spinal bölgelerin hareketlerini kısıtlayabilir ve ağrı, sızıntı veya sızıntıya yol açabilir.

Foraminal Protrüzyon ne demek?

Foraminal protrüzyon, intervertebral disklerin içindeki sıvının, disk arasındaki zayıf noktalardan foraminal bölgelerde (intervertebral foramen) dışarı sızması sonucu oluşan bir durumdur. Bu durumda, disklerin yapısı bozulur ve foraminal bölgelerde ilerler. Foraminal bölgeler, spinal sinirlerin veya spinal kordun geçtiği bölgelerdir. Bu nedenle, foraminal protrüzyon, spinal sinirlere veya spinal korda doğrudan baskı yapabilir ve semptomlar olarak ağrı, uyuşma veya güçsüzlük ortaya çıkabilir.

L4-5 ve L5-S1 düzeyinde santral protrüzyon 

L4-5 ve L5-S1 düzeyinde  santral protrüzyon, intervertebral diskler arasındaki boşlukta, nükleus pulposusun arka tarafından dışarı sızmasıdır. Bu durumda, disk arasındaki boşluğa sızan nükleus pulposus, spinal sinirlere veya komşu spinal bölgelerin arasına doğru ilerler. L4-5 ve L5-S1 düzeyi, bel bölgesinde bulunan spinal segmentlerdir ve bu düzeylerde oluşan bir protrüzyon, bel ağrısı, bacak ağrısı, uyuşma veya güçsüzlük gibi semptomlar yaratabilir.

 

 

PRP enjeksiyonları eklem ortamında hücresel iyileşme sağlamaktadır. PRP tedavisi dejeneratif diz hastalıklarında diz eklem hareketlerinde iyileşme ve ağrıda azalma sağlamaktadır. Tedavinin eklem kıkırdağının yenilenmesini sağlayarak, eklem içinde yastıkçık görevi görerek ve iyileşme sürecinin başlamasına yardımcı olan kök hücrelerin uyandırarak iyileşmeye sağladığı düşünülmektedir. 

Yapılan çalışmalarda PRP, eklemlerde hasar görmüş eklem kıkırdağının onarımı ve rejenerasyonunu modüle eder ve mezenşimal kök hücre migrasyonu, proliferasyonu ve artiküler kondrositlerin (kıkırdak hücreleri) farklılaşmasının uyarılmasıyla kıkırdak dejenerasyonunu geciktirir (1). Yani, dizde kök hücreler birçok düzeyde tamirden sorumlu görünmektedir. PRP kök hücreleri hücreleri yaralanma bölgesine çağırarak (migrasyonu),  kök hücrelerininden daha fazla oluşturarak  (proliferasyonu) ve kıkırdak hücrelerini kıkırdak dokusuna dönüştürerek dizde tamiri sağlar.